Connect with us

Daily Agenda

Başkan Erdoğan’dan ‘Terörsüz Türkiye’ mesajı: Yeni bir dönemin başlangıcı olacak

Published

on


Benim sorum Gazze’yle ilgili… İran’da kırılgan olarak görülse de bir ateşkes sağlandı ama gözümüz Gazze’de. Çünkü insani durum giderek ağırlaşıyor. Orada da bir ateşkesin sağlanması için bir yandan da zemin arayışları var. Yakın zamanda Gazze’de bir ateşkes olabilir mi? Özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin İsrail’i ateşkese zorlayıcı adımlar artmasını bekliyor musunuz?

Gazze’nin kaybedecek vakti yok, Gazze’de insanlık can çekişiyor.

İnsanların açlığa mahkum edilmesinin, üzerlerine bombaların yağdırılmasının görmezden gelinmesi insanlıkla bağdaşmıyor. Bir an önce ateşkesin sağlanması ve insani yardımların oraya en etkin biçimde ulaştırılması için çabalıyoruz. Türkiye olarak diplomatik gayretlerimizi hiç kesmedik ve her muhatabımızla oradaki insani tablonun vahametini konuşuyoruz. Lahey’deki NATO Liderler Zirvesi’nde ABD Başkanı Sayın Trump’la ilk günün akşamı bir görüşmemiz oldu. Bu görüşmede bu konuyu da ele aldık. Kendilerinden Gazze sürecine müdahil olmasını istedim ve “İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yla bu süreci en iyi işletecek olan sizsiniz. Özellikle yemek kuyruklarında öldürülen insanlar var. Bu insanların öldürülmemesi için sizin buraya müdahil olmanız gerekiyor.” dedim. Kendilerinin de bu konuda olumlu yaklaşımını gördüm. O yemek kuyruklarındaki şehitlerimizin sayıları şu ana kadar 55-60 bini bulmuş durumda. Temenni ediyorum ki; bu attığımız adımlarla bu duruma da bir son nokta koymuş oluruz. Bu arada bölgede 100 bine yakın da yaralı var. Bu yaralıların içinde şu anda peyderpey tedavi için ülkemize gönderilenler var. Onların, hastanelerimizde tedavileri yapılıyor. Ona da devam ediyoruz, devam edeceğiz. Gazze’de yaşanan insani trajediyi en başından beri hem siyasi hem de diplomatik düzeyde gündemimizin merkezine aldık. Savaşın ilk günlerinden bu yana İsrail’in Gazze’deki saldırılarını “soykırım” olarak nitelendirdik ve diplomatik kanallarla ateşkese öncülük eden ülkeler arasında yer aldık. Dışişleri Bakanlığımız ve Türk Kızılay’ı üzerinden insani yardım koridorlarının açılması, hastaların tahliyesi gibi alanlarda da aktif rol aldık. Katar ve Mısır üzerinden yürüyen arabuluculuk mekanizmasına doğrudan destek verdik. Sayın Trump’un girişimleriyle şimdi de 60 günlük geçici bir ateşkes planı gündeme geldi. Bu süreçte ABD’nin İsrail üzerindeki etkisi belirleyici olacak. ABD başta olmak üzere Batılı ülkelerin İsrail’i ateşkese zorlamak için baskılarını artırması bu noktada çok önemli. İran ile İsrail arasında sağlanan ateşkesin Gazze için de bir kapı araladığını düşünüyoruz. Hamas tarafı bu konuda iyi niyetini defalarca ortaya koydu. Ancak İsrail’in ateşkesleri ihlali nedeniyle bölgede kalıcı bir sükunet bir türlü sağlanamadı. Bu kez de aynısı olmasın diye çalışıyoruz. İsrail’in eksiksiz uyacağı bir ateşkesin inşa edilmesi gerekir. Bunu sağlamak için güçlü bir müzakere zemini oluşturmaya ihtiyaç var. Özellikle ateşkes için verilecek garantiler konusu önemli. İnsani yardımların kesintisiz ulaşımı konusu da hayati. Bu yardımların sevkiyatının teminat altına alınması gerekir. Diğer yandan Gazze’nin altyapısı İsrail tarafından yok edilmiş durumda. Altyapının yeniden inşası, Gazze’nin yeniden ayağa kaldırılması, yeniden yaşanabilir bir hale getirilmesi için neler yapılması gerektiğini ortaya koyuyoruz. Milyona yakın insan yerinden edildi, insanlar açlık sınırının altında yaşıyor. Ateşkes durumunda uluslararası toplumun yeniden inşa projelerine hızla yatırım yapması gerekiyor. Kalıcı ateşkes sağlanabilirse, bölgede kalıcı barışa uzanan bir yol açılabilir. Bunun için öncelikle eksiksiz uyulacak, güçlü ve kalıcı bir ateşkes şart. İki devletli çözüm ise bölgemizdeki bu kronik sorunun tek çözüm anahtarıdır.

ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack geçtiğimiz günlerde F-35’ler ile ilgili bir açıklama yaptı. Yıl sonuna kadar bir gelişme olabileceğini söyledi. Buna tepki Yunanistan’dan geldi. Endişeyle karşıladıklarını ifade ettiler. Türkiye, dış politikasında hem çözümcü ara bulucu hem barışçı tutumunun somut örneklerini gösteren bir ülke. Buna rağmen Yunanistan’ın bu tutumu gerçek bir endişeyi mi yansıtıyor? Yoksa acaba Yunanistan’ın İsrail’le son dönemde yoğunlaşan ilişkilerinin bunda bir tesiri olabilir mi?

Biz F-35’leri öncelikle kendi güvenliğimiz için istiyoruz. F-35 meselesi bizim için yalnızca bir askeri teknoloji meselesi değil; aynı zamanda başta NATO gibi uluslararası platformlarda güçlü ortaklık konusudur. Ama tabii bu mesele kendi göbeğimizi kendimiz kesmemize vesile oldu ve savunma sanayii alanında atılımlarımızı hızlandırdı. Bizim güvenlik altyapımızı güçlendirmemiz, kimse için bir tehdit değildir. Hele hele dost ve müttefiklerimiz için hiç değildir. En son NATO zirvesinde müttefiklerin savunma harcamalarını artırmasına yönelik bir karar alındı. Yani denildi ki “NATO ülkeleri kendi savunma altyapılarını kuvvetlendirsin, ihtiyaçlarını karşılasın, bu NATO’nun da savunmasını da güçlendirsin.” Dolayısıyla Yunanistan’ın bizim savunma alanında attığımız adımlar nedeniyle endişelenmesi yersiz ve manasızdır. Türkiye, güvenliğini ve çıkarlarını tehdit etmeyen, düşmanca bir tavırla önüne çıkmayan hiçbir ülke için tehdit değildir. Aksine Türkiye, bölgesinde ve dünyada barışı, huzuru ve güvenliği sağlamak için azami çaba gösteren, dostları için son derece güvenilir bir ülkedir. Çevremizde hiçbir çatışma yoktur ki Türkiye, barışçıl bir yaklaşımla onu sonlandırmak için çabalamasın. F-35 konusunu aramızda konuştuk ve işin takipçisiyiz. Ben Sayın Trump’ın bu konuda yaptığımız anlaşmaya sadık kalacağına inanıyorum. Bu F-35’lerin Türkiye’ye peyderpey teslimi onun döneminde gerçekleşecektir diye düşünüyorum.

Geçtiğimiz ay Kahramanmaraş’ta deprem konutları anahtar teslimi töreninde Sayın Aliyev’le bir araya geldiniz. Hemen ertesi gün Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ı İstanbul’da kabul ettiniz. Şimdi de Azerbaycan’ın sembol kenti olan Hankendi’ydeyiz. Haliyle merak ediyoruz bu temaslarınız nasıl geçti? Azerbaycan-Ermenistan barış anlaşması hangi aşamada? Zengezur Koridoru ne zaman açılacak, acaba bu konuyla ilgili net bir bilgi var mıdır? Son olarak Orta Koridor’un işlemeye başlaması bölgeye nasıl bir kazanç getirir?

Bizim Azerbaycan ile hukukumuz diğer ülkeler arasındaki münasebetlerden farklıdır. Biz Azerbaycan ile sadece dostluk değil, kardeşlik bağı ile de bağlıyız. “İki devlet, tek millet” sözü alelade söylenmiş bir kelam değildir. Derin manalar içerir ve somut karşılığı vardır. Bunu tarih boyunca defalarca kanıtlamışızdır. Dolayısıyla bu bölgedeki hadiselere dışarıdan bakamayız. Güney Kafkasya’daki barış ve huzur herkese kazandırır. Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki barış sürecinin de diplomatik çerçevesi tamamlanmış durumda. 2024 yılı sonunda Brüksel, Moskova ve Tiflis’te yapılan görüşmelerle barış anlaşmasının son metni üzerinde mutabakat sağlandı. Ermenistan, başlangıçta Zengezur Koridoru’na karşı çıksa da ekonomik entegrasyona katılmak için daha esnek bir yaklaşım sergiliyor. Bu bölgenin kalkınması sadece Azerbaycan için değil, Ermenistan için de, bizim için de, İran ve diğer ülkeler için de bir fırsattır. Zengezur koridoru ile sadece Azerbaycan değil bölgenin tamamı için yeni imkanları beraberinde getirecektir. Bu hattı sadece jeopolitik değil; jeoekonomik bir devrimin parçası olarak görüyoruz. Zengezur Koridoru’nun açılması, Orta Koridor için de stratejik bir gelişme olacak. Koridor açıldığında, Türk malları Hazar’ı geçerek Orta Asya ve Çin’e daha hızlı ulaşacak, Avrupa’dan Çin’e giden mallar da Türkiye üzerinden geçmeye başlayacak. Orta Koridorun açılması güneyden itibaren bize ve Azerbaycan’a kadar birçok ülkeyi kapsıyor. Bunun dışında Çin’den gelen yolla da bütünleşiyor. Böyle bir önemi var. Biz bu süreç içerisinde tüm adımlarımızı en güzel şekilde atıyoruz. Burada en önemli olan Zengezur hattı. O hat raylı sistemi de içeriyor. Bunun için de yük taşımacılığında Zengezur hattının önemi fazlasıyla artıyor ve artacak. Orta Koridor bütün gücünü, buradan alıyor. Orta Koridorun Zengezur hattıyla bütünleşmesi ve onunla bütünleştikten sonra da yük taşımacılığında, yolcu taşımacılığında böyle bir işlev görmesi önemli. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev Bey buraya çok önem veriyor. Irak da buraya önem veriyor. Iğdır’dan geçip Nahçıvan’la bütünleşerek devam eden bir hat olacak. Bu hattın yapımıyla da inanıyorum ki yük taşımacılığında önemli bir adımı atmış olacağız. Ayrıca Türkiye’nin Kars–Iğdır–Nahçıvan demiryolu hattı ve Karabağ’daki inşaat yatırımları, Zengezur Koridoru açıldığında daha etkin işleyecek. Dünya değişiyor ve bu durum yeni adımları atmayı zorunlu hale getiriyor. Değişime ayak uydurmak, potansiyelleri harekete geçirmek, kazanç kapılarını da açmak anlamına gelir. Ermenistan ile Azerbaycan’ın imza atacağı barış, bölgenin iklimini değiştirecek. Sağlanacak kucaklaşma ile yeni ve tarihi fırsat pencerelerinin ardı ardına açıldığına şahitlik edeceğiz. Bölgenin çatışmalar ve savaşlar nedeniyle atıl kalan potansiyelinin harekete geçirilmesi ile birlikte kazanma modelinin nadide örneklerinden biri daha oluşacak.

Rusya’yla Azerbaycan arasında bir gerginlik yaşanıyor. Bu bölgesel bir krize dönüşebilir mi? Bu konu temaslarınızda gündeme geldi mi?

Türkiye, hem Azerbaycan hem de Rusya ile derin diplomatik ve stratejik ilişkilere sahip bir ülke. Gerginliği yakından takip ediyor ve her iki ülkeye de itidal çağrısında bulunuyoruz. Diplomatik gerilimi yumuşatacak açıklamalarla meselenin daha kolay ve makul bir çözüme kavuşacağına inanıyoruz. İki ülke arasında yaşanan olumsuz gelişmelerin bir an önce sona ermesini temenni ediyorum. Yaşanan talihsiz hadiselerin Rusya ve Azerbaycan arasındaki ilişkilerde tamiri imkansız hasara neden olmaması en büyük arzumuzdur. Yaşanan lokal hadiselerin ve sonuçlarının kendi mecrasının dışına çıkartılmadan çözüme kavuşturulması mümkündür. Meseleye itidali elden bırakmadan yaklaşmak gerekir. Biz iki dostumuzun da bu sorunun üstesinden gelecek anlayış seviyesinde olduğunu biliyoruz. Meselinin halli yolunda atılacak yapıcı adımlara destek vermeyi sürdüreceğiz. Önceliğimiz yeterince savaşa, çatışmaya sahne olmuş bölgenin zor da elde edilen istikrarını sarsacak ani tırmanışlardan kaçınmak olacak. Kafkasların yeni bir çatışmayı kaldırmaya tahammülü kalmamıştır. Türkiye olarak, sükunetin yanında yer alarak, diplomatik süreçlerle meseleyi çözümü kavuşturacağımıza inanıyorum. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev Bey’le yaptığımız görüşmede konu gündemimize geldi. İlham Bey burada çok dikkatli, tedbirli bir adım atıyor. Bu işi kovalamak, kızıştırmaktan yana değil. Bunu telafi edeceklerini ben İlham Bey’in bana yaptığı açıklamalardan anladım.

ABD Başkanı Donald Trump Suriye’ye yaptırımları kaldırdı. Bu Suriye’nin ekonomik anlamda kalkınması için çok önemli bir adımdı. İlk sorum Türkiye’nin Suriye’nin kalkınmasındaki rolü ne olacak? Mesela ileriki aşamada bir serbest ticaret bölgesi görür müyüz? Diğer yandan Trump, yaptırımları kaldırırken Suriye’nin İbrahim Antlaşmaları’na katılmasını da talep etti. Büyükelçileri de bunu onayladı. ABD, Suriye-İsrail arasında güvenlik ön görüşmelerini yürütüyor. Orada da Suriye’den talepleri; İsrail’le iyi ilişkiler, SDG’nin sisteme entegrasyonu, kayıp Amerikalıların bulunması gibi konular. Türkiye açısından bu süreç ne ifade eder?

Türkiye, Suriye’nin müreffeh geleceğini destekleyen, huzuru ve barışı perçinleyen tüm gelişmeleri destekliyor. Nasıl ki Suriye’de yaşanan ve artık geride kalan iç savaşın ilk gününden itibaren Suriye halkının yanında durduysak, ülkelerini ve birliklerini yeniden inşa sürecinde de yanlarında olacağız. Biz Suriye yönetiminin ABD ve Avrupa’nın yaptırımları kaldırma kararı sonrası kalkınma yolunda daha hızlı adımlar atacağına inanıyoruz. Türkiye ile Suriye ikili ilişkilerinin yeniden inşa süreci de hızlı bir şekilde ilerliyor. Her alanda komşumuzla iş birliğimizi geliştiriyoruz. İstikrarlı, huzurlu ve güçlü bir Suriye’nin komşuları için de faydalı olacağını, bunun komşularının huzur ve güvenliğini de destekleyeceğini düşünüyoruz. Suriye’nin toprak bütünlüğü bizim için çok önemli. Kendi sınır güvenliğimizi sağlamak ve Suriye’deki istikrarsızlığı sona erdirmek adına Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı gibi harekâtlarla sahada etkin bir pozisyon aldık. Suriye’nin kaynaklarının, imkanlarının, potansiyellerinin tek sahibi Suriye halkıdır. Suriye’nin kuzeyinde serbest ticaret bölgeleri, lojistik üsler, sınır pazarları gibi modelleri hayata geçirebiliriz. Tüm bunları yaparken de kırmızı çizgilerimizi net olarak vurguladık. Terör örgütlerini ya da uzantılarını meşrulaştıracak bir planı kabul etmeyiz. Terörün Suriye topraklarında tamamıyla etkisiz hale gelmesi, tüm silahlı unsurların lağvedilip, Suriye topraklarının tamamında sadece Suriye Ordusu’nun hakimiyetinin sağlanması için elimizden gelen desteği veriyoruz. Suriye’de kalıcı huzur ve istikrar bizim de çıkarımızadır. Bunu bozmak için gayret gösterenler karşısında Türkiye’yi de bulacaklardır. Türkiye olarak biz ekonomik gelişmenin tarafında yer alacak, fırsatları değerlendireceğiz. Bu süreçte hem askeri hem diplomatik hem de ekonomik çıkarlarımızı gözeterek, sahadaki kazanımlarımızı masada artıracağız. Yaptırımların kaldırılması, ABD ile temaslar etrafında şekillenen bu konularla ilgili Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara olumsuz düşünmüyor. Onun yaklaşımı da olumlu. İlham Aliyev kardeşimle yaptığımız görüşmede, o da Suriye’ye doğal gaz konusunda “Ben her türlü desteği vermeye hazırım” dedi. İlham Aliyev’in böyle bir yaklaşımı ortaya koyması çok çok önemli. Çünkü şu anda Suriye’nin en önemli sıkıntısı doğal gaz. Doğal gaz gelecek ki enerji olsun. Enerjide sıkıntı var. Biz de belli bir noktaya kadar enerjide yardımcı olmanın gayreti içindeyiz. Ama bugün ben İlham Bey’den bu müjdeyi de alınca gerçekten çok çok huzurlu oldum. Döner dönmez de Enerji Bakanıma o müjdeyi vereceğim. O da Sayın Şara’ya bunu bildirecek. İnşallah bizim attığımız adımları, Azerbaycan’ın vereceği destekle bütünleştirerek birlikte bu adımı da atalım istiyoruz. Zaten yaptırımları ortadan kaldırma adımları atıldı. Güçlendirerek bunu devam ettirmek niyetindeyiz.

Genel bir dış politika değerlendirmesi soracağım aslında. Malum etrafımız yangın yeri. İsrail-İran savaşını gördük, kuzeyimizde Ukrayna-Rusya Savaşı devam ediyor. Filistin ve Gazze de aynı şekilde saldırılar sürüyor. Yani küresel güçlerin mücadelesiyle yaşanan çatışmalar, Türkiye’nin dış politikasını doğrudan etkiliyor. Ancak Türkiye kendi çıkarlarını, kendi tezlerini Karabağ’da, Filistin’de Suriye’de savunmaya devam ediyor. Bu çerçevede sizin de ‘Dünya beşten büyüktür’ ve ‘Daha adil dünya mümkün’ söyleminizden yola çıkarak bu yeni gelişmeler, yeni konjektür çerçevesinde Türkiye’nin dış politikasında yeni neler göreceğiz?

Biz dış politikayı kavgacı bir ruhla değerlendirmiyoruz. Biz barış politikasını öne çıkararak adımlarımızı atıyoruz, atmaya da devam edeceğiz. Şu anda etrafımızdaki ateş çemberinin tuzağına hamdolsun düşmedik ve düşmeyeceğiz. Çevremizle iş birliği halinde, dayanışma halinde dış politika anlayışımızı barış eksenli olarak sürdüreceğiz. Gelişmeler de zaten onu gösteriyor. Bizi tuzağa çekmek isteyenlere de biz tam aksine “Daha adil bir dünya mümkün” diyerek yaklaşıyoruz. “Dünya beşten büyüktür” diyerek yaklaşıyoruz. Bu konuda yaptığımız dış politika müzakerelerinde o ülkeleri de buraya çekiyoruz. Bu anlayışımız yüksek kabul görüyor ve böylece bu süreci devam ettiriyoruz, devam ettireceğiz. Yani karşımızdaki muhataplarımız bizi ne kadar kavgaya çekme gayreti içinde olsalar da o tuzağa biz düşmeyeceğiz. Biz bütün platformlarda Türkiye’nin haklı tezlerini anlatmaya, durmadan dinlenmeden devam ediyoruz. Türkiye’nin haklılığını kabul edenlerin sayısının her geçen gün daha da artmasından memnuniyet duyuyoruz. “Daha adil bir dünya mümkün” ve “Dünya beşten büyüktür” söylemlerimiz artık ülkemizin dış politika vizyonu haline geldi. Bu vizyon iç kamuoyunda da ciddi karşılık buldu. Ülkemizin dış politikadaki bağımsız duruşu vatandaşımız için gurur ve güven kaynağı haline geldi. Bu bize daha fazla anlatma, sesimizi daha fazla duyurma motivasyonu sağlıyor. Mazlum ve mağdur coğrafyaların sesi olmak, dünyada efendiler-köleler düzeninin hakim olmadığını göstermek için çalışıyoruz. Dünyadaki adaletsizliklerin kaynağının güçlünün haklı görülmesi olduğunu anlatmaya devam edeceğiz. Daha adil bir dünyanın temelinin haklı ile haksızı en adil biçimde ayırmakla atılabileceğini anlatacağız. Tüm platformlarda inandığımız değerleri, ülkemizin hak ve menfaatlerini yüksek bir tonla dile getiriyor ve haklılığımızı kabul ettirebiliyoruz. Diplomasinin yükselen gücü olarak Türkiye, “istikrarlaştırıcı güç” olarak da dünya ülkeleri arasındaki yerini sağlamlaştırmış durumda. Dünyanın geleceğine dair kararları bir avuç karar vericinin değil, ancak bütün dünyayı oluşturan milletlerin eşit biçimde verebileceğini haykıracağız. Son yıllarda yaşadığımız sistem krizinin temelinde bu çarpıklık yattığı artık daha fazla anlaşılıyor. Bu da bizim sorumluluğumuzu artırıyor. Sesimizi daha güçlü çıkartmalı, daha fazla insana bu gerçekleri anlatmalıyız. Bunun için konvansiyonel yöntemlerin yanı sıra yeni iletişim araçlarını da kullanmalıyız. Sesimizi ve sözümüzü taşıyacak ve yayacak yeni medya araçlarını da en etkin biçimde kullanmaya gayret göstereceğiz. Türkiye olarak güçlü bir ahlaki argümanla bölgesel liderliğimizi perçinleyerek, küresel ligde üst sıralara yükselmeyi hedefliyoruz. Ve tüm bunları, yalnızca söylemle değil; altyapı, eğitim, ekonomi, savunma ve diplomasi ekseninde somut projelerle de destekliyoruz.

İç politikayla ilgili soru yöneltmek istiyorum. Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi 100 gündür, vatandaşları halkı, sokağa çağırıyor. “Ekrem İmamoğlu’na özgürlük” istiyorlar. Erken seçim taleplerini dile getiriyorlar. Ancak bunda çok başarılı olduklarını görmedik. Vatandaş sokağa çıkmıyor. Sizce toplumun, halkın, CHP’ye ve onların aşırı sert siyaset yapma biçimine bakışı nasıl? Hala birinci parti olduklarını iddia ediyorlar. Siz nasıl görüyorsunuz?

CHP’nin siyaseti artık karşılıksız bir siyasettir. Sanal medya üzerinden kendi elleriyle oluşturdukları algı putlarını gerçeklerin sağlam gövdesi bir bir yıkıyor. İnsanların bilinçlerini türlü algı ve manipülasyonlarla yönetebileceklerini düşünüyorlardı, ancak milletimiz bu kirli oyunu fark etti. Vatandaşım sokak eylemlerinin ancak bölücülere, darbecilere hizmet edeceğini biliyor. CHP yöneticilerine tavsiyem sabredip, bağımsız yargının kararlarını beklemeleri yönünde. Bu süreç CHP yönetimi için bir de ayna vazifesi görmeli. CHP yönetimi ülke siyasetine katkı sağlamak yerine, proje üretmek yerine sokak eylemlerinden medet umuyor. Yargı kurumlarımızı yıpratma çabasıyla suçlarını örtmeye, sokak eylemleriyle suçluları aklamaya çalışıyorlar. Bekle, sabret… Bağımsız yargı organlarımız kararını versin, zaten gerçek er ya da geç ortaya çıkacaktır. Ama bunlar ne kendilerine ne de belediye başkanlarına güvenemedikleri için sokak eylemleriyle konuyu çarpıtma derdindeler. Onlar herhalde biraz da kendilerini rüya sendromları içerisinde görüyorlar. CHP’nin birinci parti olması diye bir durum söz konusu değil. Yani onlar ne kadar anket yapıyorlarsa, biz de o denli anketlerimizi yapıyoruz, yaptırıyoruz. Şu anda Türkiye’de birinci parti AK Parti’dir. AK Parti, Cumhur İttifakı ile beraber bu yolda, emin adımlarla yürüyor. Hele hele yolsuzluk sendromu içerisindeki bir partinin Türk milletinden onay alması mümkün mü? Değil. İşte şu anda en önemli il İstanbul. İstanbul’un ne halde olduğu ortada. Her yerden şu anda çok ciddi pis kokular geliyor. Biz Türkiye’de iktidar partisi olarak emin adımlarla yolumuza devam ediyoruz. İnşallah önümüzdeki hafta Kızılcahamam kampını yapıyoruz. Kızılcahamam kampından sonra da bütün Türkiye’ye teşkilatımız dağılacak ve bütün Türkiye’de il il çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Biz, şu anda sadece işimize bakıyoruz. AK Parti olarak, Cumhur İttifakı olarak bizler inşallah gayretle milletimize hizmette bir yarışın içerisinde olacağız ve bu tür pisliklere de bulaşmadan yolumuza devam edeceğiz.

Geçtiğimiz hafta özellikle İzmir başta olmak üzere ülkemizin birçok noktasında başlayan büyük yangınlarla mücadele söz konusu. Elbette ki birçoğu kontrol altına alındı ancak bildiğimiz kadarıyla hala devam eden yangınlar mevcut. Hem AFAD ekipleri hem de Orman Genel Müdürlüğü sahada büyük bir gayret sarf ediyor. Siz de süreci yakinen takip ediyorsunuz. Gelinen son durum nedir Sayın Cumhurbaşkanım?

Türkiye, yaz aylarının başlamasıyla birlikte orman yangını riski açısından en hassas döneme girdi. Özellikle Ege ve Akdeniz bölgelerimizdeki ormanlarımızda, ağaçlık alanlarımızda eş zamanlı yangınlar baş gösterdi. Bu yıl bin 332’si ormanlık alanlarda, bin 808’i orman dışı alanlarda olmak üzere 3 bin 140 yangın çıktı. Sadece son 9 günde çıkan 721 yangının 720’si kontrol altına alındı. Hatay Dörtyol’daki yangını kontrol altına alma çalışmaları da devam ediyor. Uçağa gelirken Tarım ve Orman Bakanımla bir görüşmem oldu. Şu anda kalan yerlerde de soğutma çalışmaları yapılıyor. Hamdolsun iyi bir konumdayız. Orman kahramanlarımıza dua edelim. Onlar bu süreci başarılı bir şekilde sürdürsünler. Yangınlarla havadan, karadan mücadele eden ekiplerimiz canlarını ortaya koyarak çalışıyor. Yangınlarla mücadelede bölgemizin en iyi hava ve kara filosuna sahip ülkesiyiz. Bu bizim mücadelede güçlü kılıyor ve yangınlar büyümeden söndürülüyor. Ancak bazı bölgelerde hava sıcaklıklarının 45 dereceye ulaşması, rüzgârın sertliği ve nem oranının düşüklüğü yangınların kontrolünü zorlaştırıyor. Helikopterlerimiz, uçaklarımız ardı ardına sortiler yapıyor. Karada orman kahramanlarımız arazözlerle, su ikmal araçları ve dozerlerle yangınları söndürmeye çalışıyor. Orman teşkilatımız bu mücadelelerde şehitler vermiş, yaralananlar olmuştur. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza şifa diliyorum. Rüzgar yangınların yayılmasında çok etkili. Ekiplerimiz alevleri durdurmak için etkin tedbirler alıyor. Hava araçları filomuzu genişletmiştik. 27 uçak, 105 helikopter, 14 İHA’dan oluşan hava filosuna sahibiz. Bunun yanında 6 bin kara aracı ve 25 bin orman kahramanımızla yangınlara anında müdahale edebiliyoruz. Her yangının nedeni ile ilgili titiz bir çalışma yürütüyoruz. Bazıları kasıt, bazıları ihmal, bazıları da doğal nedenlerden çıkan yangınlarla ilgili kasıt ve ihmali bulunanlar hakkında adli işlemler süratle yapılıyor. Sabotaj olup olmadığına ilişkin iddialar, emniyet ve jandarma birimlerimizce araştırılıyor. Yakalanan bazı şüphelilerle ilgili adli süreç devam ediyor. Yangınlarla ilgili gerek bakanlarımızdan gerek valilerimizden sürekli bilgi alıyorum. Yangın merkezlerinden anlık durum ve güncellemeleri alarak müdahaleleri yakından takip ediyorum.

Yangınların süratle söndürülmesi için gerekli ekiplerimiz ilgili bölgelere gönderilmiştir. Devletimizin imkanları bu yangınların söndürülmesi için seferber edilmiştir. Yangınların yüzde 90’ı ilk 24 saat içinde kontrol altına alındı. Bu tür yangınlarda Türkiye, artık geçmişe kıyasla çok daha hazırlıklı bir ülke. Ancak vatandaşlarımız özellikle yaz aylarında daha duyarlı olmalı. Dışarıda, tarım alanlarında ateş yakılması yangınlara sebep oluyor. Maalesef ormanlarımızın yanmasına önemsenmeyen bir kıvılcım neden olabiliyor. Her orman yangınında gördüğümüz vatandaşlarımızı provoke etmeye çalışanlarla da mücadele halindeyiz. Yaz mevsimlerinde yaşanan orman yangınları sadece bizim ülkemizde görülmüyor. Aşırı sıcaklık ve düşük nem yangın riskini dünyanın her yerinde artırıyor. Daha fazla dikkat ve gayretle, yeni yangınlar çıkmadan bu mevsimi geçirmeyi temenni ediyoruz.




Source link

Continue Reading
Click to comment

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Daily Agenda

Devlet Bahceli: Türkiye will get rid of terror as permanently

Published

on


MHP Chairman Devlet Bahceli used the following statements in his written statement:

“Politics, under the guidance of reason and morality, the distribution of fog clouds that close the way of life and events, as well as the success and ability to get out of the dead -end streets dragged by conjuncture problems.

“Assurance is the Nationalist Movement Party and the Republican Alliance”

It is a vevi with many experiences that exempt from problem -solving culture and chaotic conflicts and crisis -oriented contradictions cannot get rid of the attraction area. The Turkish Nation has proved and exploited in recent years that it has courage, resistance, kifayet, salabet and election to face chronic and crystallized heavy problems.

Bahceli: “Türkiye will get rid of the terror as permanent” | Video

No matter which black propaganda is commissioned, Turkey is clear. The flag rising once will never get off, it will never be shaded. Assurance is the Nationalist Movement Party and the Republican Alliance.

The existence of any establishment and executive power that will stop, pause and drag Türkiye to the stagnation, which have been free of terrorism, separated from terrorism, dismantled terrorism from the happy life of terrorism, is now only in the imagination.
The siege was split and the regional and global caliper was removed and thrown.

Türkiye without terrorism, the hesitations regressed and relieve the tenakuzs is Turkey. Türkiye without terrorism, national unity and brotherhood updated and strengthened Turkey.

Of course, and as expected, there are those who have difficulty in keeping up with the new normal of our country and will be as expected. In this context, the insertion of some cheap and herpes accusations into the circulation is actually related to the multi -faceted destruction, restriction and irritation of the historical opportunity caught rather than the problem of adaptation.

Those who see Türkiye against the political and ideological interests without terrorism burned to break into a storm in a spoon of water, as well as the swelling demands and appetite has increased and widespread in recent days.

The bigoted heads of the status quo, the dependent foci that longs for tutelage, the so -called nationalists, the nationalists, the lies and gossip, Melun circles, which invest in the stock exchange, are united in order to destroy and wear out the target of Turkey without terrorism.

Read the insight of the regional dynamics and global equations, let alone such a body of heavy vector issues, even on the surface, many of those who can not comprehend and express the natural will of the Mafluç, the claims are mefsuhtur.

It is a serious and worthless explanation for those who are established in the Grand National Assembly of Turkey, who do not participate in the “National Unity and Solidarity Commission”, where our party will be represented with four deputies, but not only with it, but unjust, unfair and unjust criticisms.

Gazi Parliament’s functioning and function, as well as the commissions that have a major position in the replenishment and progress of democratic mechanisms “brokerage” with the consistency of one and equal to the moral responsibility that will fall in accordance with all commissions defined in the procedure.

The word “Our Commission is the Turkish Nation” is nothing more than the delusions and defeat of those who have the essence of the work and the profession.

The declaration of a recruitment from every tongue of his life, pursuing benefits, a master of sales and return, documented not only the loss of reason, but also the prisoners of the arrogance and unmistakable reverence on the rope he made.

When the time and time comes, everyone will see who will ask who to ask for account in the presence of history and nation. This is only a matter of patience and time.

Those who wear every mask in order to poison and chain the Nationalist Movement Party, those who enter every roughness, those who come in front of them, and those who enter the melancholy alliances should especially know that they are appointed with betrayal persons and politics.
What is a strange state and situation that it is only the weakness and weakness of simple and quite mentality to intend to eliminate the truth that stands out with the day with its hamaset and spent memories.
The perpetrators of this weakness and weakness are thankful, thrown and separated from our party.

On the other hand, it is a valuable step to give a member of the CHP to the commission that will start to work in the Assembly, while the imposition of the prerequisites that will continue the process on the uphill is as meaningless and irrational. Türkiye will permanently get rid of the terror as a calamity.

It is undisputed that there is a great need for a constructive and supportive political stance that makes a negotiation and appropriate attitude, making it difficult, not facilitating, not escaping from compromise, but embracing the dignity and feeling of our nation.

How the commission will work with 48 members, in this way, will be clear in the natural medium and in the coming days.

There is no need to blur the water in this regard and to climb doubts. Moreover, historical developments are experienced in Turkey without terrorism. At one point, the efforts to block these developments, the search for a undermining commission work in advance is a tactical intimidation and attrition campaign.

I believe that the parties that give members to the commission will resist this cunning and dirty campaign.
While Turkey is on the verge of salvation from a great trouble, new and dangerous events find mediocre every day in our region.
The Zionist infamy condemns Gaza to hunger and misery. Help camps are hit.

Babies turn into a skin bone, children are killed by hunger day by day. The barbarism flood of the Zionist imperialist rage in Syria and Palestine has already exceeded the limits of tolerance. The tension in Syria is on the rise again.

“Israel is standing even if the water sleeps”

YPG terrorists’ arrangements for missile attacks on Münbiç, Druze groups attacking the security forces in Süveyda, Israel’s targeting the cells of Iran, the Israeli ministers and the fanatic Jews of the Masjid al-Aqsa show how close and burning it is.

Israel is a relentless enemy of regional peace and stability. There is almost no group and organization that he did not confuse, brought to the game from the Druze to YPG.

It is a matter of survival that Türkiye is careful, cautious and cautious at every meaning and level. Although the water sleeps, Israel is standing.
The preservation of the historical identity and spiritual status quo of Jerusalem and Masjid al-Aqsa is the common responsibility of not only Muslims but also humanity.

The disrespect of the masjid of the earth, bombing the children in the queue of bread, the disrespect of the masjid of Israel and the genocide Israel is a provocation.

The Islamic world should give sound, show a sign of vitality, and unite in a single heart against the Zionist monster who is moisty from the blood.

Otherwise, it will be too late tomorrow, and the last regret will not benefit. It is an urgent need for millions of countries that explain their promises to recognize Palestine, making more deterrent and harsh sanction decisions, and putting the option of military intervention on the table on behalf of the world peace by making an honorable move of the United Nations who have nothing but their name.

The US President’s threats to Russia, the increase in the dosage of the violence between the Ukraine and Russia, the economic and commercial tensions between the US and the EU, the world view open for all possibilities, the passing of conflicts and deep disagreements instead of dialogue and diplomacy are imposed a historical mission to politicians and political parties carrying the love of the country and nation.

The target of Türkiye without terrorism is the result of this mission.

The Zionist imperialist dark environment is the debt of homeland, nation, honor and sacred to arbitrate our national unity and solidarity while wrapping our dark environment and attacking our independence and independence.

Those who do not wear and do not know this debt, do not hear the call of history, do not care about the expectations of the nation, the new conditions of the world and the dizzying structure of our region that can not realize the sacking, the time and the ground is destined to be out of the ground.

At that time, the fidelity, distorted and mud mindsets that say that the illegal pharmacy was established in the Assembly will have consumed their life with their pathetic state.



Source link

Continue Reading

Daily Agenda

AK Party will be on the field in August

Published

on


The AK Party allocated August to the fields of the field and to listen to citizens. AK Party Deputy Chairman all over Türkiye, deputies come together with citizens listening to the problems on the field, the road map tells the citizen. The party, which will celebrate the anniversary of its establishment on August 14, started its activities for 14 August.

Parliament was suspended
The parliamentary work was suspended until October 1, but on August 5, the work of the Turkish Commission without Terrorism will begin. AK Party will continue to work on the field in August. AK Party will make the targeted steps in the field will be transferred to the citizen. The return of the AK Party in the Kizilcahamam camp last month, a road map was drawn after the evaluation data. During the month of August, with the meetings to be held under the name of Turkish City Meetings in Turkey, negotiations with industrial commercial chambers, bar associations, non -governmental organizations will be held and tradesmen visits will be organized. Within the scope of the meetings, evaluations about each field will be made, the goals will be explained, the expectations of the citizen will be listened to. The data obtained in the meetings will be reported and forwarded to the party headquarters. The work to be carried out throughout Türkiye will accelerate after the celebration of the anniversary of the foundation of the AK Party on August 14, and the target is to reach every citizen. Following the Kizilcahamam camp, President Erdogan, chaired by President Erdogan, was also instructed to fulfill the necessary steps by the relevant units.



Source link

Continue Reading

Daily Agenda

AK Party Political Academy became a turning point in Turkish politics

Published

on


The Political Academy, which was implemented by the AK Party in 2008, was one of the most important steps in the institutionalization of political education in Türkiye. One of the names behind this training move, which has been reached to tens of thousands of participants to date, is known for its academic and political identity. Osman Coşkun. Coşkun, who has been working in the academy for many years and gave trainings to many institutions with the title of the head of the Republic of Türkiye in the field of Personal Development and Total Quality Management, became the foundation of the Political Academy.

I submitted the project to our President

Coşkun, the process and the vision of the academy told Sabah, “After being elected as a deputy, I observed that there were very valuable people in the AK Party organization structure, but there was a lack of systematic political education. I wanted to turn this field into an opportunity. Mayor of the organization of the participants of the President of the President of the President.

The training that started in 20 provinces spread with 81

The project found a big impact in the AK Party Headquarters and the organization structures in a short time. After President Erdoğan announced the academy to the public at the group meeting, applications and demands came from all over Türkiye. In January 2008, the first Academy was implemented in 20 cities, 19 of which were metropolitan and one of them in my hometown Yozgat. As a result, spread with 81, thousands of sessions and training was organized. Our President cared about this academy. At every opportunity, he gave the first lessons himself. He even declared many times that this document will be taken into consideration in the future. The original side of the Political Academy is not only theoretical knowledge; At the same time, the constitution, democracy, human rights, leadership, elections, management models, communication, protocol, oratory, such as practical and direct field -oriented lessons, the subject was given by the expert names. The corporate structure of the program was reinforced by giving certificates to the participants, measuring-evaluation and reward systems.

Rare Political Education, which shows continuous worldwide

Political Academy, which is the turning point in Turkish politics, has become one of the rare models that show continuity on this scale outside the Chinese Communist Party in the world with its continuity. Although it is structured with different names such as “Organization Academy” over time, it maintains its function as one of the most striking examples of institutionalization in political education. I am honored to contribute to the realization of such a vision. Our goals such as gaining quality to politics in Türkiye, increasing participation and raising conscious cadres has been largely responded to a great deal, “he said.



Source link

Continue Reading

Daily Agenda

Patili heroes are pursuing criminals – last minute news

Published

on


Public security dogs, which intervene in social events to security operations, come to the fore. Just like the police candidates, these dogs undergo intensive and scientific trainings develop both physical condition and mental focus with the training that started in the early hours.

Regular training
In the morning, we examined the training and duty processes of the Public Security Dogs, which are the invisible heroes of the police organization, at the Dog Training Center of the Istanbul Riot Force Directorate. At the Dog Training Center (KEM) of the Istanbul Riot Force Directorate in Bayrampaşa, patrol dogs starting at 10.00 am every day; It improves its condition on Pentatlon trails and sharpens its reflexes with toy training.

The deficiency in the education of the dog is directly identified and compensated by his own administrator. This is carried out as a personal development plan. Police officer Batuhan Kartal, who served within the Dog Training Center, said, “When they finish their intense tasks and retired, the dog’s administrator takes the dog, it allows him to lead a beautiful life in his own place. A bond is formed and they cannot leave.



Source link

Continue Reading

Daily Agenda

New Period in Cadastral Disputes: Over 12 thousand files have been concluded

Published

on


The Ministry of Justice has taken an important step to resolve cadastral disputes in the judicial system since the 1950s. With the “Zero Cadastre File” project implemented in 2024, it is aimed to eliminate the uncertainties of property and to conclude cadastral cases quickly and effectively.

Within the scope of the project, the judicial circles where the Cadastre Courts were combined were combined and the proceedings were carried out more effectively. The number of expert personnel in this area was increased; Technical, technological and administrative supports were presented to the courts. The technical deficiencies in the exploration processes were identified in the exploration processes. Overseas Justice Advisors were activated. In addition, many innovative methods, from updating cadastral maps to helicopter discovery applications, have been put into place. To date, 12 thousand 887 decisions have been made, 177 thousand 417 sides and 35 thousand 150 parcels have been established. Kırşehir, Arapgir, Mut and Mutki cadastral courts successfully achieved the target of “Zero Cadastre File”.

Conclusion of 38 thousand files by the end of the target year

With the Zero Cadastre File Project, the Minister of Justice Yilmaz Tunç stated that the effectiveness of the judicial system was increased and the workload of the courts was reduced by the uncertainties of the property and the workload of the courts. We congratulate our courthouse and support the fact that our other cadastral courts have achieved their goals as soon as possible, “he said.



Source link

Continue Reading

Daily Agenda

President Erdoğan was connected to the “Sözte Youth” program in Kayseri by phone.

Published

on


The AK Party Youth Branch Presidency in Kayseri “Sözte Youth” program was organized. AK Party Deputy Chairman Mustafa Elitaş and AK Party Youth Branch Chairman Yusuf Ibiş ‘s program. Mustafa Elitaş addressed the young people in the program, on the request of young people, President Recep Tayyip Erdogan called by phone.

Erdogan greeted young people from the party

President Recep Tayyip Erdogan, the program was connected to the program greeted the young people. Erdogan said in his speech, “I send my greetings and love to our Kayseri Youth Organization with the most heartbreaking emotions from Istanbul. I congratulate those who contributed to this organization of youth today. I would like to congratulate themselves. President Recep Tayyip Erdogan’s speech was applauded for a long time by young people in the hall. The program ended with the hesitation of the protocol with the hesitation of a souvenir photo with young people.



Source link

Continue Reading

Trending